SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 665 >>

EK SAYFA – 665-2

باب: الجريد على القبر.

81. Kabrin Üzerine Yaş Dal Konulması

 

-وأوصى بريدة الأسلمي أن يجعل في قبره جريدان. ورأى ابن عمر رضي الله عنهما فسطاطا على قبر عبد الرحمن فقال: انزعه يا غلام، فإنما يظله عمله. وقال خارجة بن يزيد: رأيتني، ونحن شبان في زمن عثمان رضي الله عنه، وإن أشدنا وثبة الذي يثب قبر عثمان بن مظعون، حتى يجاوره. وقال عثمان بن حكيم: أخذ بيدي خارجة، فأجلسني على قبر، وأخبرني عن عمه يزيد بن ثابت قال: إنما كره ذلك لمن أحدث عليه. وقال نافع: كان ابن عمر رضي الله عنهما يجلس على القبور.

-Büreyde el-Eslemî, kabrinin üzerine iki yaş dal konulmasını vasiyet etti.  İbn Ömer, Abdurrahman'ın kabri üzerinde bir çadır gördü ve (orada bulunan birine) "Ey genç bunu kaldır! Onu gölgeleyecek olan yalnızca amelidir" dedi.  Harice İbn Zeyd şeyle dedi: Osman r.a. zamanında biz genç iken en hızlı sıçrayanımız, Osman İbn Maz'un'un kabrini zıplayarak geçerdi.  Osman İbn Hakîm şöyle dedi: Harice elimden tutarak beni bir kabrin üzerine oturttu ve amcası Yezîd İbn Sabit'in şöyle dediğini söyledi: Kendisine bu hareket yapılan kişi açısından bu mekruh görülmüştür.  Nafi' şöyle dedi: İbn Ömer r.a. kabirlerin üzerine otururdu.

 

حدثنا يحيى: حدثنا أبو معاوية، عن الأعمش، عن مجاهد، عن طاوس، عن ابن عباس رضي الله عنهما، عن النبي صلى الله عليه وسلم: أنه مر بقبرين يعذبان، فقال: (إنهما ليعذبان، وما يعذبان في كبير، أما أحدهما فكان لا يستتر من البول، وأما الآخر فكان يمشي بالنميمة). ثم أخذ جريدة رطبة فشقها بنصفين، ثم غرز في كل قبر واحدة، فقالوا: يا رسول الله، لم صنعت هذا؟ فقال: (لعله أن يخفف عنهما ما لم ييبسا).

 

[-1361-] İbn Abbas r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'deki (veya Mekke'deki) bahçelerden birine uğradı. Kabirlerinde azap gören iki insanın sesini duydu. Bunun üzerine şöyle buyurdu: 'İkisi azap görüyorlar, (Kendilerince) büyük bir günah sebebiyle azap görmüyorlar. Oysa ki bu büyük bir günahtır. Birisi idrarından sakınmazdı. Diğeri ise koğuculuk yapardı (insanlar arasında laf getirip götürürdü). "

 

Sonra bir dal İstedi. Dalı ikiye ayırarak her birinin kabrinin başına bir parçasını koydu. Ona: "Ey Allah'ın Resulü bunu niçin yaptın" diye soruldu. O Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Umulur ki bu dallar kurumadıkça onların azabı hafifletilir."

 

 

AÇIKLAMA:     Anlaşıldığı kadarıyla Büreyde, bu hadislerde ifade edilen şeyi söz konusu iki kişiye özgü görmediğinden kendi kabrine de böyle yapılmasını vasiyet etmiştir.

 

İbn Reşîd şöyle demiştir: Buharî'nin tasarrufundan anlaşıldığı kadarıyla o, bu durumu yalnızca söz konusu iki kişiye özgü görüyordu. Bu sebeple İbn Ömer'in "Onu yalnızca yaptığı ameller gölgeler" sözünü getirmiştir.

 

Harice, Zeyd İbn Sabit'in oğlu olup, tabiînin güvenilir alimlerinden birisidir. Medine'de "fukaha-i seb'a" (yedi fakih) diye meşhur olan yedi kişiden birisidir.

 

Bu hadis, kabirleri yerden yükseltmenin caiz olduğunu gösterir.

 

İbnü'l-Müneyyir el-Haşiye isimli eserinde şöyle demiştir: Buharî, kabirdekilere yalnızca salih amellerinin yarar sağlayacağını anlatmak istemiştir. Kabrin binasını yükseltmek, kabir üzerine oturmak vb. fiiller şekil açısından bir zarar vermemekle birlikte, örneğin kabre oturanların dinen zararlı bir şey konuşmaları durumunda bu zararlıdır. Buharî kabre yaş dal dikmenin hükmünü belirtmemiş, yalnızca Büreyde'nin sözünü nakletmiştir ki bu söz, kabre yaş dal dikmenin meşru olduğunu çağrıştırmaktadır. Daha sonra İbn Ömer'in sözünü nakletmiştir ki bu da kabre konulan şeyin ölüye bir yararının olmayacağını hissettirmektedir. Yararı olacak olan şey yalnızca kişinin işlediği salih ameldir. Bu iki rivayet görünürde çeliştiğinden Buharî, kabre dal dikmenin hükmünü açıklamamıştır.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tasarrufundan, dalın kabre dikilmesi görüşü ağır basmaktadır. İbn Ömer'in sözü ile iigili hususa da şu şekilde cevap verilir: Kabrin üzerine dal dikmenin aksine, çadır yapılmasının ölüye bir yararı bulunduğuna dair bir hadis söz konusu değildir. Bazı alimler "Bu özel bir durumdur. Allah'ın, ölülerin durumuna muttali kıldığı kimselere özgüdür" demişlerse de dal dikmenin meşruiyeti Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  fiili ile sabit olmuştur.

 

 

Kabir Üzerine Oturmanın Hükmü

 

Kabir üzerine oturma konusundaki sahabe sözlerine gelince; İbn Ömer'in "Onu yalnızca yaptığı ameller gölgelendirir" sözündeki genel ifadesinin kapsamına şu husus girmektedir: Ölüyü yüceltmek için de yapılmış olsa kabrin üzerine çadır koymanın ölüye bir yararı olmadığı gibi, ölüyü küçük düşürmek için de yapılmış olsa kabrin üzerine oturmanın ölüye bir zararı yoktur.

 

Nafi'in "İbn Ömer kabirlerin üzerine otururdu" şeklinde belirttiği hususu Tahavî, Bükeyr İbn Abdullah İbnü'1-Eşec yoluyla Nafi'den rivayet etmiştir.

 

Bu, İbn Ebî Şeybe'nin sahih senetle İbn Ömer'den rivayet ettiği "Benim için kızgın taşa basmam, kabre basmamdan daha sevimlidir" sözü ile çelişmez. Aslında bu konu ihtilaflı hususlardan biridir. Bu konuda Müslim, Ebu Mersed el-Ganevî'den merfu olarak şunu rivayet etmiştir: "Kabirlere oturmayın ve onlara yönelerek namaz kılmayın."

 

Nevevî şöyle demiştir: "Çoğunluğa göre oturmaktan kasıt, bildiğimiz anlamda oturmaktır. Malik oturmaktan kastın oralara tuvalet yapmak olduğunu söylemiştir. Bu zayıf yahut batıl bir yorumdur." Bu ifade, yorumun yalnızca Malik'e ait olduğunu hissettirmektedir. Yine İbnü'l-Cevzî'nin şu sözü de bunu hissettirir: "Fakihlerin çoğunluğu, Malik hariç, bunun mekruh olduğu görüşünü benimsemiştir."

 

Nevevî el-Mühezzeb"m şerhinde {el-Mecmu') Ebu Hanife'nin görüşünün çoğunluk ile aynı olduğunu söylemişse de bu böyle değildir. Aksine Ebu Hanife ve öğrencilerinin görüşü Tahavî'nin naklettiğine göre imam Malik'in görüşü gibidir. Tahavî buna delil olarak İbn Ömer'in yukarıdaki sözünü zikretmiştir. Hz. Ali'den bunun bir benzerini, Zeyd İbn Sabit'ten de merfu olarak şunu rivayet etmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yalnızca küçük ve büyük tuvalet yapmak için kabirlere oturmayı yasaklamıştır." Bu hadisin senedinde yer alan ravîler güvenilir kimselerdir.

 

Çoğunluğun görüşünü Ahmed İbn Hanbel'in, Amr İbn Hazm el-Ensari’den rivayet ettiği şu merfu hadis güçlendirmektedir: "Kabirlerin üzerine oturmayın" Bu hadisin senedi sahihtir. Buna göre oturmaktan kasdedilen bildiğimiz anlamda oturmaktır.

 

İbn Hazm, yukarıdaki yorumu şu gerekçe ile reddetmiştir: Müslim'de Ebu Hureyre'den rivayet edilen hadisin ibaresi şöyledir: "Sizden birinin ateş üzerine oturup elbisesinin yanması ve ateşin derisine ulaşması...." İbn Hazm şöyle demiştir: Tuvalet yapmak için elbisesi üzerine oturan bir kimse bilmiyoruz. Bu, oturmanın, bildiğimiz anlamda oturma olduğunu gösterir.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Yukarıdaki yorum, doğruya uzaktır. Çünkü kabre tuvalet yapmak, mekruh olmaktan çok daha çirkin bir davranıştır. Mekruh olan, yalnızca bildiğimiz şekilde oturmaktır.